Arama

TÜRKİYE'NİN EN UCUZ KEBAPÇISI İLE TANIŞIN

15/01/2024 07:01 | Son Güncelleme : 12/03/2025 15:29 | Netosfer


TÜRKİYE'NİN EN UCUZ KEBAPÇISI İLE TANIŞIN

 

30 senedir, babasından devraldığı mekânda hizmet veren Abidin Muhsinoğlu, mesleğin sırrının kullanılan etin tazeliğinde olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Kaliteli, temiz, taze lezzetler arayan herkese hitap ediyoruz. Biz de gönül rahatlığıyla yemek yiyebilirsiniz”.

Gaziantep’e kebap yemeye gelenlerin uğrak yeri olan, pazar günleri hariç haftanın her günü kebabın envai çeşidini, Cuma günleri de firik pilavını tadabileceğiniz mekâna henüz uğramadıysanız hiç vakit kaybetmeyin deriz.

Kimsiniz önce kendinizi tanıtır mısınız?

1965 İstanbul doğumluyum. 50 senedir Gaziantep’teyim. Babamız İstanbul’dayken doğmuşuz ama aslımız Gaziantep’e dayanır… Biz Gaziantepliyiz.

Nedir bu dükkânın tarihçesi?

1978 senesinde babam Ali Haydar Muhsinoğlu öncülüğünde kuruldu bu dükkan… Daha sonra ben askerdeyken babam vefat edince iş yerini biz devraldık. 30 seneden beri de faaliyetlerimize devam ediyoruz.

Bu mekânın lezzet sırrı nedir?

Tek sırrımız tazelik… Başka da bir sırrı yok. 70 yaşındaki biri de 20 yaşlarındaki biri de aynı tadı alır kebaplarımızdan ve firik pilavımızdan. Biz kendi yemediğimiz bir şeyi müşteriye sunmuyoruz. Taze olursa et lezzetli olur hem müşteri memnun olur hem müşterin lezzetlerinden memnun olduğu için sen memnun olursun. Ama taze değilse eğer etin suyu çekilir ne yiyen tadını alır ne biz tat alırız.

Mekân ilk günden burası hep aynı yerde miydi? Küçük gelmiyor mu burası size? İkinci bir şube açmayı düşünüyor musunuz?

Bu mesleği yapmaya başladığımız günden beri aynı mekândayız, yerimizi hiç değiştirmedik. Babamız burayı açtığında biz daha çocuktuk. İkinci bir şube açmayı düşünmüyorum. Çünkü müşterilerim beni bırakmıyorlar, “Buradan ayrılma”, “Başka yere gitme, bırak dükkanı bu şekilde nostaljik kalsın” diyorlar. Ben de onları kırmak istemiyorum.

Genelde müşteri kitleniz kimler?

Bizim her kesimden müşterimiz var. Kaliteli, temiz, taze lezzetler arayan herkese hitap ediyoruz biz. Örneğin ciğer kebabı da her yerde yenmez. Zaten Antep’te ciğer kebapçı da kalmadı. Biz bu işin ustayız, diğer ciğer kebapçıları halfelere yaptırırlar. Halfenin yaptığı ciğerle ustanın yaptığı bir olmaz. Üstelik biz kuzu ciğer yapıyoruz, dana ciğeri kullanmayız.

İki metre karelik alanda hizmet veriyorsunuz. Zor olmuyor mu?

6 metre 25 cm (gülüyor). Aksine çok rahat… Yalnız ayağımız varis oldu hareketsizlikten, onun için de yapacak bir şey yok. O da meslek hastalığı. Doktor “çalışma gez” diyor. Ben daha gezecek yaşta değilim, ölünceye kadar çalışmak istiyorum. Pazar günleri dükkân kapalıdır… Çalışmam, aileme ve kendime vakit ayırırım. Bayramlarda dükkânı kesinlikle açmam, ramazan bayramında da bir ay kapalıyızdır.

Özel lezzetleriniz var mı?

Kavurma, çorba, nohut dürümü var. Kebap çeşitlerimiz var. Cuma günleri firik pilavı yapıyoruz. Özellikle Cuma günü yapmamızın sebebi camiye gelen müşterilerimiz çok oluyor. Onlar da haftada bir gün de olsa ayrı bir lezzet tatmak istiyorlar. Ve sırf firik pilavı için Cuma günleri bu tarafa yöneliyorlar. Gaziantep’te bizim yaptığımızın üzerine pilav yoktur. İddiamız sanatımızdan geliyor. Bir de şu var işimizi baştan savma yapmıyoruz. Kendimiz yiyecekmişiz gibi, çoluğumuz çocuğumuz yiyecekmiş gibi ihtimam gösterdikçe daha lezzetli oluyor.

‘Turist müşterilerimiz çok’

Şehir dışından lezzetlerimizi tatmak için gelenler o kadar çok ki… Mesela benim kız kardeşim İstanbul’dan arkadaşlarını getiriyor, yeğenlerim arkadaş çevresini ve hocalarını getiriyor, senede 2-3 defa kebap yemeye gelirler. Lezzetlerimizi tadan başkalarına söylüyor, tavsiye ediyor. Bu de merak uyandırıyor ve sadece yemek yemeye gelenler oluyor, büze de “ Biz sadece yemek yemeye buraya geliyoruz” diyorlar. Misafirlerimizin lezzetlerimizi beğenmesi, başkalarına tavsiye etmesi ve buradan mutlu ayrılması tabi bizi de oldukça mutlu ediyor.

Mekâna dair anılarınız var mı? Aklınızda kalan, unutmadığınız bir olay?

Biz burada unutulan her şeyi kesinlikle muhafaza ederiz, heder etmeyiz. Bundan 5-10 sene önce bir müşterimiz yemek yedi, bir torba dolusu da su malzemesi unuttu. Yalnız o zaman su malzemeleri demir olduğu için bir zaman sonra paslandı. Biz bunu iki sene kadar beklettik. İki sene sonra bir adam geldi, “Selam aleyküm, aleyküm selam”. “Ben Nizip’te tornacılık yapıyorum bir kaç sene önce buraya yemeğe geldiğimde torbamı unutmuştum” dedi. Çıkardık torbasını kendisine verdik, şaşırdı “Nasıl yani o kadar zaman geçti sakladınız mı?” dedi. Gülüştük tabi karşılıklı. Adam kendi kendine, “Nasıl olsa benim yolum Antep’e düşerse gelir alırım” diye düşünmüş. Kesinlikle iş yerimizde unutulan bir şeyi kendi malımız gibi muhafaza ederiz.

Bir gününüz nasıl geçiyor?

Sabah 5’te iş yerinde başlayan günümüz akşam 8-9 gibi yatakta bitiyor. Bir arkadaşıma gidip de bir çay içecek vaktim olmuyor. Biz işimize de aşığız zaten, gıda hizmeti özverili olmadan olmaz zaten… Özveride tüm mesele.

Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

İnsanlar içine sindiği yerde yemek yemeli. Bildiğiniz yerde gönül rahatlığıyla yiyebilirsiniz ancak bilmediğiniz yerde yiyemezsiniz. Bir yerde yabancıysanız ve yemek yemek istiyorsanız neresi kalabalıksa orada yiyin, elbet bir bildikleri vardır. Bunun da bir hikmeti vardır, hiçbir şey boşa gitmez gıda sektöründe. Bir de yediklerinin taze olmasına dikkat etsinler. Zaten etin görünüşünden anlaşılır, et parlaksa taze olur. Gözü kapalı yiyebilirsiniz. Ama et kurumuş kalmışsa, solmuşsa devam edin yolunuza yemeyin. Domates ekmek yiyin daha iyi.

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bg